Sosyal Sorumluluk Projeleri

Tema


Darüşafaka
Sosyal Sorumluluk - Kurumsal - Turcom

TEMA, bundan 28 yıl önce Hayrettin Karaca'nın Türkiye'nin ilk özel arboretumu kurmasıyla, bir düşünce olarak ortaya çıkmıştır. Ardından 1992 yılında BM Çevre Ödülü sahibi Hayrettin Karaca ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından, Türk-B.D.T. İş Konseyleri Başkanı Nihat Gökyiğit tarafından toprak kaybını önlemek amacıyla kurulmuştur. Ülkemiz ve insanlık için son derece önemli işler yapan TEMA'yı, hepimizin daha da bilinçlenmesi adına daha yakından tanımak amacıyla, TEMA Vakfi Kaynak Geliştirme ve Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Yeşim BEYLA ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Bize kısaca kendinizden ve TEMA'nın kuruluşundan bahseder misiniz?

Tema Vakfı Kaynak Geliştirme ve Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı olarak 8 Yıldır Tema'da görev yapmaktayım. TEMA düşüncesinin doğusu, 1980 yılında Hayrettin Karaca'nın Türkiye'nin ilk özel arboretumu kurmasına dayanıyor. Bitki toplamak amacıyla Türkiye'yi karış karış dolaşan Hayrettin Karaca, erozyon sorununun boyutlarını görünce, sorunun önemini herkese anlatmak ve kavratmak gerektiğine karar verir. Yakın dostu Nihat Gökyiğit ile beraber TEMA'yı kurarlar. Kuruluşa öncülük edenler sanayici olunca, kurucular da iş adamları arasından çıkar. Kurucular Heyeti'nin ihtişamlı listesine rağmen, TEMA oldukça mütevazi koşullarla hayata geçer.

Çalışma konumuz erozyon. Yani toprak kaybı. Bir sivil toplum kuruluşu olarak vakıf amaçları doğrultusunda halkı bilgilendirmek, bilinçlendirmek, örgütlendirmek ve bunun karşılığında da etkili ve tepkili bir kamuoyu oluşturmak için çalışıyoruz.
Bu konuda, her seviyede insanın bilgilendirilmesine yönelik eğitim çalışmaları yapılıyor. İnsanları örgütlendirmek için teşkilatlandırma çalışmaları, bu projelere destekteçi sağlamak için çeşitli iletişim projeleri, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri yapıyoruz.

Gönüllülerimizle nasıl iletişim kuruyoruz?

Öncelikle, teknolojinin tüm imkanlarından faydalanmaya çalışıyoruz. SMS ile mesaj atıyoruz, mailing sistemini kullanıyoruz ve kayıtlı tüm gönüllülerimize haberlerimizi, duyurularımızı, bültenlerimizi e-mail olarak atıyoruz. Yine, gönüllü olmak isteyenler için web sayfamız üzerinden gönüllü formları ve ödeme platformları oluşturduk. Oradan rahatlıkla bize ulaşabiliyorlar. Gönüllülük yapmak istedikleri alanları seçip, oraya dahil olarak gönüllü hizmet veriyorlar.

Gelirlerinizi nasıl sağlıyorsunuz?

Vakfın gelir kaynakları şartlı ve şartsız bağışlardan oluşuyor. Yurt içinde bireylerden, kurumlardan, kuruluşlardan, iş dünyası ve sanayiden bağış alıyoruz. Bu bağışları alırken web sayfamızda da ilan ettiğimiz bir takım sponsorluk kriterlerimiz var. Bu kriterlere uygun kurum, kuruluş ve kişilerle çalışıyoruz. Yani ne olursa olsun bağış alalım diye bir kaygımız yok, 350bin TEMA gönüllüsüne yakışacak, 350bin TEMA gönüllüsünü memnun edecek, ilgilendirecek, ülkeye fayda sağlayacak projeleri ve sponsorlukları yapıyoruz.

"Suyunu boşa harcama" ismiyle bizzat sizin yürüttüğünüz proje hakkında kısa bir bilgi verebilir misiniz?

Suyunu boşa harcama kampanyası geçtiğimiz yıl başlatılan bir kampanya idi. 2007 yılının Şubat ayında bir rapor açıklandı. KİM TARAFINDAN? Ve (NE ANLATTI? ANLASMA MI ? HEYET MI GELDI? RAPORU KIM YAYINLADI?) küresel ısınma ve iklim değişikliklerindeki sonuçları bize anlattı (KIM ANLATTI?). Dünyada açıklanan bu rapor, ki daha sonra da aynı yıl Nobel Barış ödülünü alan kurumdu (RAPORU ACIKLAYAN KURUM MU???) , argonla birlikte IPCT (KURUMUN ADLARI MI?). Bu raporda, çok büyük hızla gelen bir kuraklık ve çölleşme tehdidinden bahsediliyordu. Dünyaya hızla yaklaşan kuraklık ve susuzluk tehlikesine önlem olması nedeniyle biz de, coğrafi koşulları itibariyle küresel ısınmadan en çok etkilenecek bölgelerden biri olanTürkiye’de iklim değişikliklerinin önemini bireye dokunduğu yönüyle anlatmak istedik.
TEMA 16 yıllık bir sivil toplum kuruluşu ve TEMA bugünleri 16 yıl önceden görerek kuruluyor ve teşkilatlanıyor. Hiçbirimiz durumun bu kadar vahim olduğunu, musluklarımızdaki sular kesilmeden anlayamıyoruz; Yani ucu bize dokunmadan sanki hic gelmeyecek ütopik bir tehlike, insanları korkutuyormuş gibi bir havanın içersindeyiz. Ama geçtiğimiz yıl bu kuraklık süreci artık ilk etkilerini göstermeye başladığında, özellikle Büyükşehirler su alamayınca, yağmur alamayınca, susuzluk başladı. Biz de buna önlem olması için raporun açıklanmasının hemen ardından geniş çaplı bir su kampanyası, su tüketim alışkanlıklarını değiştirme kampanyası yapmaya karar verdik. Bu kampanyanın adı da "Suyunu boşa harcama" oldu. Suyunu boşa harcama kampanyasında evde çok basit uygulayabileceğimiz 6 kısa önlemle, bireyleri suyu daha dikkatli tüketmeye yönelttik. Türkiye'de suyun kullanım alanları öncelikle %75 ile tarım, onun ardından %12–13 ile sanayi ve son olarak da %12 ile evlerdeki bireysel kullanımdır. Ancak susuzluk tehdidinin başladığı çok kısa dönemde ne %75’lik tarım alanlarında kullanılan suyu biranda yasaları çıkarıp geriye çekme şansına sahiptik, ne de derin kuyular açılmasın, damlama sulama sistemine geçelim deme gibi bir lüksümüz vardı. Bir STK (sivil toplum kuruluşu) olarak elimizde sihirli bir değnek yok. Sanayi kuruluşları deseniz, aynı şekilde. Çok kısa bir zamanda onların arıtma sistemlerini kurup, kendi kullandıkları suyu yeniden kullanmalarını sağlayamayacağımızdan STK olarak elimizdeki tek seçenek bireyler kalmıştı, bu yüzden “suyunu boşa harcama” dedik. Yani hiç kimse bir şey yapmıyor, hiç değilse biz evimizde ilgilenelim, bilinçlenelim, suyu az tüketelim dedik ve kampanya bu şekilde doğdu.

Tema'nın diğer faaliyetlerinden bahseder misiniz?

Başka faaliyetlerimiz de var. TEMA Vakfı olarak şu anda diyebilirim ki Türkiye'de çevre konusunda faaliyet gösteren STK'ları içerisinde en çok proje üretenlerindeniz. Öncelikle toprak kaybı ve toprakların daha verimli kullanılmasına yönelik bir takım kırsal kalkınma projeleri hazırlıyoruz. Bunları iş dünyası ve sanayi sponsorlukları proje ortaklıkları ile yapıyoruz. Diğer taraftan, yurt genelinde ağaçlandırma çalışmaları yapıyoruz. Toprağın erozyona uğramaması için en önemli çare olan bitki örtüsünü güçlendiriyoruz. Diğer taraftan, eğitim bizim için çok önemli. Eğitimde yeni bir kampanyamız var. Yine Türkiye'de ilk defa dedik ki, süre çok kısaldı madem kuraklik tehdidi 2020'lere geldi, kısa sürede bütün STK’ları sinerjilerini birleştirsinler ve daha çok ses çıkartsınlar. Buradan hareketle TURMEPA (DenizTemiz derneği) ile birlikle "geleceğimiz erimesin" kampanyasına başladık. Orda hedefimiz karadan ve denizden 81 ilde tüm halkı küresel ısınma, iklim değişiklikleri ve onun nedenleri ve sonuçları konusunda alınacak tedbirler konusunda bilgilendirmek ve eğitmek. Bir taraftan da gönüllü kazanım ve gönüllü katılım kampanyalarımız devam ediyor. Hızla gönüllü sayımızı milyonlara çıkartmaya uğraşıyoruz. Onun dışında vakfın tabiî ki sürdürülebilmesi için kaynak ve bağış toplama çalışmalarımız var. Uluslararası alanda kendi konumuzla ilgili bütün akredite olduğumuz kurumlarda, Birleşmiş Milletler nezdinde veya diğer çevre organların nezdinde çalışmalara katılım sağlıyoruz. Yani çok yoğun ve uzmanlaşmış bir şekilde çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Devletten yardım alıyor musunuz?

Biz devletle hiçbir zaman bu tür bir alışverişin içerisinde olmadık ama her zaman için işbirliği yaptık. Örneğin, ağaçlandırma projelerinde onlardan tahsis ettiğimiz yerleri gönüllülerimizin, halkın, kurum ve kuruluşların bağışı ile ağaçlandırıyoruz. Birlikte yaptığımız TEMA meşe projesi 2023'e kadar sürecek. Bunun yanı sıra, kırsal kalkınma projelerimizde Tarım Bakanlığı olsun, Çevre Orman Bakanlığı olsun, yerel yönetimler olsun, hepsinin katılımı ve desteğini sağlıyoruz. İşbirliklerimiz çok fazla.

Yurtdışı Faaliyetleriniz var mı?

Türkiye'nin, BM nezdinde, kendi konusu ile ilgili, iklim değişikliği ve çölleşme sekretaryalarına akredite bir STK'yız. Onların tüm faaliyetlerinin bazen yönetimlerinde yer alarak bazen de proje sorumlusu olarak veya katılımcı olarak destek veriyoruz.

Yeşil IT konusunda girişimleriniz var mı?

Sudan sonra tasarrufa yönelik yapmayı planladığımız ikinci başlık enerji konusunda oldu. Enerji konusunda henüz çalışmalarımız devam etmekle birlikte 2008'in Haziran ayında ülkemize dünyaca ünlü çevre analisti Lester Brown'ı davet ettik. Lester Brown'la birlikte enerjiyi verimli kullanmaya ait birtakım mesajlar verdik. Örneğin Miniatürk'te Türkiye'den çeşitli şehirlerdeki önemli eserlerin bulunduğu maketlerdeki ışıkları doğa dostu ampullerle aydınlattık. Teşkilatımız içerisinde doğa dostu ampullerin tüm Türkiye'de kullanılması için çeşitli mesajlar verdik. Enerjinin doğru kullanımına yönelik çalışmalar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.

Eklemek istedikleriniz nelerdir?

Bizim gibi Sosyal Toplum Kuruluş'larının daha yaygın çalışabilmesi, daha çok gönüllüye ulaşabilmesi, insanları harekete geçirebilmesi için bilişimden yararlanma konusunda destek bekliyoruz. Bu tür yeni firmalar, kurumlar için yaptıkları projelerde mutlaka benzeri projeleri, STK içinde bağış olarak yapmalarını, her vatandaş gibi onların bu işe katkıda bulunmalarını bekliyoruz.